Türkiyenin Tarihi ve Kültürel Değerleri
TÜRKİYE'NİN TARİHİ VE
KÜLTÜREL DEĞERLERİ
Karain Mağarası
Antalya'nın 27 km kuzeybatısında ve Katran dağları üzerindedir. Doğal bir
mağaradır. Yapılan arkeolojik kazılarda mağaranın Prehistorik çağlarda (Paleolitik
Mezolitik Neolitik ve Kalkolitik) insanlarca barınak olarak kullanıldığı
anlaşılmıştır. Mağarada iskeletler yontma ve cilalı taştan aletler işlenmiş
çakmak taşları ve önemli eserler bulunmuştur.
Ana Tanrıça Heykelciği
Pişmiş toprak MÖ VI binyılın ilk yarısı yüksekliği 20 cm Çatalhöyük (Anadolu
Medeniyetleri Müzesi)
İvriz Kaya Kabartması
Konya'nın Ereğli ilçesine 12 km uzaklıkta İvriz Suyu'nun kaynak başındadır. Geç
Hitit dönemi eseridir MÖ VIII yüzyıla tarihlenmektedir 608 m yüksekliğindeki
kabartmada Warpalavas'ın bereket tanrısı Santaj'a şükranı anlatılmaktadır.
Yazılıkaya - Midas Şehri Büyük Anıt
Eskişehir'e 90 km uzaklıkta MÖ VII yüzyılda kurulmuş. Yazlıkaya-Midas şehri
bulunmaktadır. Bu şehirde Frig döneminin önemli bir eseri olan Büyük Anıt göze
çarpmaktadır Anıtın üzerinde çeşitlli geometrik motifler ve yazılar vardır. Frig
döneminde önünde dini törenler yapılıyordu.
Lidya (Karun) Hazineleri
Uşak ili Güre yakınlarındaki Toptepe tümülüsünü 1965 İkiztepe tümülüsünü 1966 ve
Aktepe I tümülüsünü 1968 yılında gizlice kazan eski eser kaçakçılarının 1970
yılında ABD'deki Metropolitan Sanat Müzesi'ne sattıkları eserlerdir. Bu eserler
MÖ VI yüzyıl Lidya sanatının en güzel örnekleridir. Kültür Bakanlığı'nca verilen
uzun bir hukuk savaşından sonra 1993 yılında Türkiye'ye geri gönderilmiştir.
(Uşak Müzesi)
Bergama Zeus Sunağı
Bergama Krallarından Eumenes II tarafından MÖ 197-159 yılları arasında
yaptırılmıştır. Alman arkeologların 1865 yılından itibaren Bergama'da yaptıkları
kazılarda ortaya çıkarılmış kalıntıları Berlin'e gönderilmiştir. Berlin Devlet
Müzesi'nde restore edilerek 1871 yılında sergilenmiştir O tarihten sonra müzenin
adı Pergamon Müzesi olmuştur.
İskender Büstü
42 cm yüksekliğindeki mermer büst Bergama kazılarında bulunmuştur. MÖ III
yüzyıla tarihlenmektedir Makedonya Karalı Büyük İskender'in sağlığında ünlü
heykeltraşlara yaptırdığı büstlerin asıllarının hiç biri günümüze ulaşmamış
sadece kopyaları bulunmuştur. Bergama'da bulunan büst Paris Louvre Müzesi'nde
dünyaca ün yapmıştır. (İstanbul Arkeoloji Müzesi)
Afrodisias
Aydın'ın Karacasu ilçesi yakınlarında bir antik kenttir. Tanrıça Afrodit adına
kurulmuştur. Tunç çağından Bizans dönemine değin (MÖ 2800 - MS 220) büyük bir
yerleşim merkeziydi. Arkeolojik kazılarda Afrodit tapınağı odeon stadium ve
agorası hamamları gün ışığına çıkarılmıştır. Afrodisias İlkçağ'da önemli bir
heykel yapım merkezi olarak tanınmıştır. Anadolu antik kentleri içinde
Afrodisias'ın stadyumu iyi korunmuş stadyumlar arasındadır.
Efes Artemis Tapınağı
İzmir Selçuk'ta Efes (Ephesos) antik kentinin dünyanın 7 harikasından sayılan
ünlü tapınağıdır. Astemision olarak da bilinir. Önce MÖ 560-550 yıllarında Lydia
Kralı Kroisos tarafından İon düzeninde yaptırıldı. MÖ 356'da bir delinin yakması
üzerine aynı büyüklükte ancak 3 m yüksek olarak yeniden inşa edildi. 5510 x 115
m boyutlarında mermer heykelleriyle de ünlü tapınak Hellenistik dönem
tapınaklarının en büyüğüydü 262'de Gotlar tarafından yıkıldıktan sonra
onarılmadı. Bristish Museum adına 1869-1874'te JT Wood ve 1904-1905'te David G
Hogart'ın yaptığı kazılarda bulunan tapınak kalıntıları İngiltere'ye götürüldü.
Sart (Sardes)
Manisa'nın Salihli İlçesindedir. Lidya devletine başkentlik yapmış bir antik
kenttir. XIX yüzyıldan itibaren yapılan arkeolojik kazılarda Artemis Tapınağı
gymnasion stadion Roma ve Bizans hamamları gibi önemli yapıları ortaya
çıkarılmıştır. Resimde gymnasiondan bir bölüm görülmektedir.
Bodrum - Halikarnas Masoleumu
Pers Valisi Maussolos'un Bodrrum - Halikarnassos'taki mezarı dünyanın yedi
harikası arasındadır. MAussolos MÖ 352'de ölünce karısı Artemisia tarafından
yapımına başlanmıştır. Mimarlar Pytheos ve Satyrus'tur Skopas Timotheos Bryaris
ve Leochares adlı ünlü heykeltraşlar birer cephesini çalışmışlardır. 60 x 80 m
boyutlarında ve 46m yüksekliğinde olduğu belirlenmiştir. 9 x 11 sütunludur. Bazı
parçaları Bodrum kalesinin yapımında kullanılmıştır. Mausoleum'a ait parçalar
XIX yüzyılın ortalarında Londra British Museum'a götürülmüştür.
Aspendos (Belkıs)
Antalya'nın 48 km doğusunda İlkçağ'da kurulmuş bir antik kenttir. En önemli
yapısı tiyatrosudur. Bu tiyatro sahnesiyle birlikte günümüze ulaşabilen
Anadolu'daki Roma tiyatrolarının en sağlam örneğidir. 15000 seyirci
kapasitelidir. İmparator Antonius pius döneminde (138-164) Zenon adlı bir mimar
tarafından yapılmıştır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Nevşehir'in Derinkuyu ilçesindedir. Hristiyanlığın yayılma döneminde savunma ve
saklanma amacıyla yer altındaki yumuşak kayalar oyularak yapılmıştır. VI-X
yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Dar geçitlerin sağında ve
solunda oyulmuş odalardan havalandırma bacalarından şapel ve bir kuyudan
oluşmaktadır.
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Nevşehir'e 15 km uzaklıktaki Kaymaklı'dadır .Hıristiyanlığın yayılma döneminde
saldırılara karşı korunma amacıyla VI-X yüzyıllarda kayalar oyularak
yapılmıştır. Yer altındaki 8 katlı kentte katlar ve bölmeler bir havalandırma
bacası etrafında yer almıştır. Bir hol etrafında toplanmış odalarda ortalama
tavan yüksekliği 2 m'dir. Şapeller odalardan büyük ve yüksek tavanlıdır.
Efes Selsus (Celcius) Kitaplığı
İzmir Selçuk'ta Efes Antik Kenti'nin en önemli kalıntılarından biridir. Roma
döneminde 115-117 yılları arasında yapılmıştır 260 yılında bir yangın
geçirmiştir. İki katlı cephesinin görkemli mimarisiyle ün yapmıştır. Kitaplığın
içindeki duvarlarda yazı rulolarının konduğu üst üste üç sıra halinde nişler
bulunmaktadır.
İstanbul Surları
İstanbul'un ilk surları 413-447 yılları arasında kenti savunma amacıyla
Bizans İmp II thedosius tarafından yaptırıldı. Marmara Denizi kıyısındaki mermer
Kule'den Haliç'e değin 6-7 km uzunluğundadır. Yedikule surları 1457-1458
yıllarında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Surlar üzerinde 16
kapı bulunmaktadır. Surlar iç sur dış sur ve hendek olmak üzere üç kademeli bir
savunma yapısıdır. İç surlar 3-4 metre kalınlığında ve 13 metre
yüksekliğindedir. 15m uzaklıktaki dış surlar ise 2m kalınlık ve 10m yükseklikte
duvarlardır. Dış surun önünde hendek vardır. İstanbul surları UNESCO'nun koruma
programı çerçevesinde restore edilmektedir.
Rumeli Hisarı
İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasındadır. Bizans'a kuzeyden yardım gelmesini
önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında yaptırılan bir
kaledir. 1000 usta ve 2000 işçinin çalışmasıyla 4 ayda yapılmıştır. Üç büyük
kulenin yapımını Çandarlı Kara Halil Saruca ve Zaganos Paşalar üstlendiklerinden
kuleler bu adlarla anılır. Beş kapısı bulunan kale 30000 m²lik bir alanı
kaplamaktadır.
Diyarbakır Kalesi ve Surları
Kalenin ilk bölümlerinin Hurriler döneminde yapıldığı kabul edilmektedir.
349 yılında Roma İmp II Constantinus döneminde kentin çevresi surlarla çevrildi
kale güçlendirildi. Kesme bazalt taşından yapılmıştır. Artuklu Akkoyunlu
Selçuklu Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde defalarca onarıldı. Dış kale ve iç
kale olmak üzere iki bölümdür. 82 burçlu dış kale surlarının uzunluğu 5 km 'yi
bulur. Dört kapısı vardır Dört kapılı iç kale ise Kanun Sultan Süleyman
döneminde surla çevrilmiştir.
Van Kalesi
Urartu devletinin başkenti Tuşba (Van)'da MÖ IX yüzyılda yapılmıştır. Kale
Urartuların MÖ VII yüzyıl başlarında yenilerek Toprakkale'ye taşınmaları üzerine
Asurların eline geçti. Selçuklu Karakoyunlu Akkoyunlu Osmanlı dönemi
kalıntılarının da bulunduğu kalede en önemli bölümler Urartulara ait kaya
hücreleri ve yazıtlardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı bir cami de kale
üzerinde bulunmaktadır.
Kızkalesi
İçel'in Erdemli ilçesinde ve Mersin'e 60 km uzaklıktadır. Corcyus antik kenti ve
kalıntılarından 800-1000 m aşağıda ve Akdeniz'in içindedir. Kıyı ile bağlantısı
zamanla kesilmiş bir ada halini almıştır. MÖ IV yüzyılda Hellenler tarafından
kurulan Roma ve Bizans dönemlerinde gelişen Corcyus XIII yüzyılda önemli bir
limandı. Kale denizden gelecek saldırıları engellemek amacıyla yapılmıştı.
İçinde bir kilise kalıntısı bulunmaktadır.
Hoşap Kalesi
Van-Başkale karayolu üzerinde Van'a 60 km mesafedeki Güzelsu bucağındadır. XVI
yüzyılda MAhmudi Aşireti Bey'i Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır. İçinde
iki cami üç hamam çeşmeler ve zindanlar bulunmaktadır.
Erzurum Kalesi
Yaklaşık 2000 m yükseklikte bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan iç kale 5
yüzyılda Roma İmparatoru Theodosius tarafından yaptırılmıştır. Son zamanlara
kadar Türkler tarafından kışla olarak kullanılmıştır. Kale Mescidi ve saat
kulesi Türk mimarlığının ilk örnekleri olmaları bakımından önem taşırlar. Tepsi
Minare olarak da adlandırılan kule Ortaçağ'larda gözetleme kulesi olarak
kullanılmıştır. Osmanlı mimarisinin Barok Çağında saat kulesine çevrilmiştir.
1124-1132 yılları arasında hüküm süren Abu'l Muzafferüddin Gazi tarafından
yaptırılmıştır. Tek büyük bir kubbe ile örtülen mescit geleneksel Türk
mimarisinin özelliklerini taşır.
Aynalı Kavak Kasrı
Üç yüzyıl boyunca Haliç kıyılarını süsleyen ve günümüzde Aynalıkavak Kasrı
adıyla tanınan yapı Osmanlı İmparatorluğu Döneminde “Ayanalıkavak Sarayı” ya da
“Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek
örnektir. İstanbul’u tanıtan tarihsel kaynaklardan yörenin Bizans Döneminde de
imparatorlara ait bir dinlenme yeri olduğu anlaşılmaktadır. Haliç kıyılarından
Okmeydanı ve Kasımpaşa sırtlarına doğru gelişen bu büyük bağ ve koruya;
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet’ten başlayarak padişahlar da
ilgi göstermiş ve Osmanlı İmparatorluk Tersanesi’nin Kasımpaşa’da kurulup
gelişmeye başlamasıyla birlikte yöreye “Tersane Has Bahçesi” adı verilmiştir.
Buradaki yapılaşmaların tarihi Sultan I Ahmed Dönemine (1603-1617) dek
inmektedir. Tarihsel süreç içinde çeşitli padişahların yaptırdığı kasırlarla
gelişen ve “Tersane Sarayı” olarak anılan bu yapılar topluluğu; 17 yüzyıldan
başlayarak “Aynalıkavak Sarayı” olarak da adlandırılmıştır. Saray bütünü içinde
yer alan ve Sultan III Ahmed Döneminde (1703-1730) yaptırıldığı sanılan
Aynalıkavak Kasrı Sultan III Selim Döneminde (1789-1807) yeniden düzenlenmiş ve
bugünkü görünümünü kazanmıştır. Yapı; Divanhanesi Beste Odası ve bu mekânların
pencerelerini dolanan Yesarî’nin talik hattı ile yazılmış Kasrı ve III Selim’i
öven dönemin tanınmış şairleri Şeyh Galib ve Enderunî Fazıl’a ait şiirleriyle 18
yüzyıl mimarlık örnekleri arasında özel bir yer almaktadır. Deniz cephesinde iki
kara cephesinde tek katlı kütlesiyle Osmanlı klasik mimarlığının son ve ilginç
yapılarından biri olan Kasır; süsleme açısından da çağının beğenisini
yansıtmakta özellikle besteci Sultan III Selim Dönemi kültürünün pek çok öğesini
bünyesinde barındırmaktadır. Öyle ki bu kültürün başlıca simgeleri olan sedir ve
sedirimsi kanepe mangal kandil gibi mobilyalarla döşeli olan odalar bugün yok
olmuş bir yaşam biçiminin görünümlerini sergilemektedir. Günümüzde bir
müze-saray olarak ziyarete açık tutulan Aynalıkavak Kasrı’nın zemin katı Sultan
III Selim’in besteci özelliği de göz önünde tutularak Topkapı Sarayı Müzesi’nde
bulunan görsel kaynaklar ve kimi kurum ve kişilerin armağan ettiği çalgıların
bir araya getirilmesiyle “Türk Çalgıları Sergisi” mekânına dönüştürülmüştür.
Kasrın bahçesindeyse özellikle yaz aylarında konuklara yönelik kafeterya
hizmetleri klasik Türk Sanat Müziği örneklerinin seslendirildiği Aynalıkavak
Konserleri ile ulusal ve uluslararası nitelikte resepsiyonlar verilmektedir.
Ihlamur Kasırları
Beşiktaş Yıldız ve Nişantaşı arasında kalan Ihlamur Vadisi’nin 18 yüzyılda
Hacı Hüseyin Bağları adıyla tanınan bir mesire yeri olduğu bilinmektedir. Sultan
III Ahmed Dönemi’nde Padişah’a ait bir “Has Bahçe”ye dönüştürülmesine karşılık
19yüzyılın ikinci yarısına kadar "Hacı Hüseyin Bağları" olarak bilinen bu alan I
Abdülhamid (1774-1789) ve III Selim (1789-1807) dönemlerinde de ilgi çekmiştir.
Sultan Abdülmecid’in (1839-1861) Osmanlı tahtına geçmesiyle birlikte yeni
yapılaşmalara gidilmiş. Beşiktaş’ta Dolmabahçe Sarayı Küçüksu Kasrı ve Ihlamur
Mesiresi’nin bulunduğu bu alanda da Ihlamur Kasırları’nın yapımına başlanmıştır.
Sultan Abdülmecid Ihlamur Mesiresi’ne bugünkü kasırları yaptırmadan önce de sık
sık gelir ve buradaki yalın ve küçük bağ evinde dinlenir; kimi konukları bu
arada ünlü Fransız ozanı Lamartine’i burada kabul ederek görüşürdü. Yüksek çevre
duvarlarının sınırlandırıldığı 24724 m2 lik ağaçlı bir alan içindeki Nikogos
Balyan’ın yaptığı bu iki yapı; yapıldıkları 1849-1855 yıllarından bu yana kimi
zaman "Nüzhetiye" kimi zaman da "Ihlamur Kasırları" adıyla anılagelmiştir.
Törenler için düşünülen ve kullanılan Merasim Köşkü: Ön cephesindeki dönemin
beğenisini yansıtan Barok çizgiler taşıyan merdiveni ilginç ve hareketli
kabartmalarıyla çarpıcı bir mimarlığa sahiptir. İç süslemelerinde; Osmanlı
sanatında 19 yüzyılda tercih edilen motifler ve kalem işleri kullanılmış.
Avrupa’nın çeşitli üsluplarındaki mobilyalar ve döşeme öğeleriyle belirli bir
bütünlük sağlanmıştır. Padişahın maiyeti kimi zaman da haremi tarafından
kullanılan Maiyet Köşkü ise; diğerine oranla daha küçük ve daha yalındır. Sultan
Abdülmecid’in genç yaşta ölümünden sonra Abdülaziz de (1861-1876) ağabeyinin
sevdiği bu yapılara ve çevreye fazla önem vermemekle birlikte ilgi göstermiş
meraklı olduğu horoz ve koç döğüşüyle güreşlerin bazılarını bu bahçede
yaptırmıştır. Sultan Mehmed Reşad’ın da (1909-1918) zaman zaman kullandığı
yapıda İstanbul’u ziyaret eden Bulgar ve Sırp kralları ağırlanmıştır.
Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra 1966 yılında TBMM Milli Saraylar bünyesinde
katılan Ihlamur Kasırları’nın Merasim Köşkü bir müze-saray olarak ziyarete açık
tutulmakta Maiyet Köşkü ve bahçenin bir bölümünde kafeterya hizmetleri
yapılmakta ve bu bahçede diğer saray ve kasırlarımızda olduğu gibi ulusal ya da
uluslararası resepsiyonlar verilebilmektedir. Öte yandan yine bahçede yakın bir
geçmişe dek lojman olarak kullanılan Cumhuriyet Dönemi yapısı da müze-sanat
ilişkisini kuran yeni işleviyle özellikle çocukların güzel sanatlardaki
becerilerini geliştirene resim heykel ve tiyatro çalışmalarını sürdürdükleri
mekânlar olarak değerlendirilmiştir.
Şale Köşkü
İstanbul'da Yıldız Sarayı arazisindedir. Alman İmparatoru II Wilhelm'in üç
ziyaretinde ağırlandığı bir yapıdır. II Abdülhamit'in isteği üzerine üç bölüm
halinde (1878-1880 1889 1898) inşa edilmiştir. İki katlı köşkte 60 Oda 9 banyo
iki hamam vardır. Sarkis Balyan Nikolaki Kalfa R d'Aranco gibi mimarlar görev
almıştır.
Şerifler Yalısı
İstanbul Boğaziçi'nde Emirgan sahilindedir Barok üslupta yapılmış tipi bir Türk
yalısıdır. 1782 yılında yapılmıştır. Harem dairesi yıkılmıştır. Günümüze
yalnızca selamlık bölümü ulaşmıştır. Divanhanesinde güzel bir şadırvan
bulunmaktadır. Kalemişi tavan ve dolap süslemeleri ve duvar resimleriyle
ünlüdür.