ÖĞRETMENLER İÇİN

» Karne Görüşleri

» Konuşma Metinleri

» Ders Kesim Raporları

» Proje Konuları

» Performans Görevi Konuları

» Dilbilgisi Konuları

» Matematiği Sevdirmenin Yolları

» Okuma Alışkanlığı Kazandırma

» Eğitici Oyunlar

REHBERLİK ETKİNLİKLERİ

» 1.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 2.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 3.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 4.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 5.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 6.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 7.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

» 8.Sınıf Rehberlik Etkinlikleri

BİLİM VE TEKNOLOJİ

» Türk Bilim İnsanları

» Bilim İnsanları ve Çalışmaları

» Bilim İnsanları ve Buluşları

» İcatlar ve Buluşlar Tarihi

» Buluşlar ve Hikayeleri

» Önemli İcatlar

» İcatlar ve Mucitleri

» Türk Mucitler ve İcatları

» Türklerin Yaptığı İcatlar

» 20.Yüzyılın İcatları

» Yüzyılın Buluşları

TÜRKÇE

» Türk Dilleri Ailesi

» Türkçenin Tarihi Gelişimi

» Şiir Bilgisi

» 100 Temel Eser Listesi

» Anlatım Biçimleri

» Kitap Özetleri

» Noktalama İşaretleri

» Yazım Kuralları

» Kompozisyonun Tanımı-Çeşitleri

» Kompozisyon Nasıl Yazılır

» Kompozisyon Konuları

» Kompozisyon Örnekleri

EDEBİYAT

» Edebiyat

» Pratik Edebiyat Bilgileri

» Türk Edebiyatının Dönemleri

» Türk Edebiyatında Roman

» Türk Romanı Kronolojisi

» Türk Edebiyatı Roman Özetleri

» Dünya Edebiyatı Roman Özetleri

DENEYLER

» Vücudumuzla İlgili Deneyler

» Bitkilerle İlgili Deneyler

» Biyoloji Deneyleri

» Diğer Deneyler

MÜZİK

» Müzik Nedir

» Müziğin Tarihçesi

» Genel Müzik Bilgisi

» Müzik Terimleri Sözlüğü

» Türk Müziği Çalgıları

» Türk Halk Müziği

» Türk Sanat Müziği

» Yurdumuzun Ünlü Müzisyenleri

EĞİTİCİ BİLGİ

İstanbulun Fethi

İSTANBUL'UN  FETHİ
1451'de babasının ölümü üzerine Padişah oluyor, ilk iş olarak İstanbul'un Fethi'ni programına alıyordu. Çünkü baştan beri Fetih ruhu ile yoğrulmuştu. Bu anlayışla devrinin teknolojisinden faydalanıyor, askerini bu disiplin içinde eğitiyordu.

Bizans'ın geçit vermez surlarını yıkabilecek, 1,5 kilometre uzağa fırlatılabilen 2 ton ağırlığında toplar döktürdü. Ayrıca "Havan topu"nu icad etti.

Bu sırada Bizans'ın durumu hiç de iç açıcı değildi. Halk ahlakî ve ekonomik çöküntüden bıkmış, Konstatin'in zulmünden yılmıştı. O kadar ki halk "Hristiyan külahı görmektense, Müslüman sarığı görmek daha iyidir." diyecek duruma gelmişti. Çünkü o dönemde Osmanlı "Adil bir dünya düzeni" kurmayı başarmış, dünyanın hayranlığını kazanmışta.

İstanbul'u fethetmekte kararlı olan II. Mehmet tarihin ilk ağır toplarını döktürdü. Karadan ve denizden kuşatılması gereken bu şehir için her türlü tedbiri aldı. "Ya ben İstanbul'u alırım, ya da İstanbul beni." diyordu. Ölümü göze alacak kadar kararlı alan bir insanın elinden hiçbir şey kurtulamazdı. Öyle de oldu.
Fatih, düşmanların hayallerinin bile ulaşamayacağı şeyleri "gerçek" haline getirmişti. Donanmayı bir gecede Dolmabahçe'den Haliç'e indirmeyi başardı. Gemileri gemiden yürüttü.

Hocası Akşemsettin Hazretlerinin izni ve duası ile kuşatmayı başlattı. 53 gün durmadan surlar doğuldu. Geçit vermez surlar delik-deşik oluyordu. Bütün tedbirlere rağmen İstanbul düşmüyordu. Son gece Fatih hocasının yanına geliyor:

- "Hocam, ne olur, artık himmet buyurun da İstanbul'u fethedelim." diye ağlıyordu.
Akşemsettin Hazretleri kısa bir uykuya dalıyor, rüyasında "Ebu Eyyüb el-Ensarî'nin kabri gösteriliyordu. Bu fethin müjdecisiydi. Gece yarısı "Talebesini yeniden çağırıyor, 29 Mayıs sabahı için son hücum emrini veriyordu. Gerçekten bu son hücuma surlar dayanmıyor, İstanbul Osmanlıya teslim oluyordu. Surlara Tevhid Bayrağı'nı dikme şerefi ise ulubatlı Hasan'ın... Genç ulubatlı, bir ok yağmuruna maruz kalmasına rağmen, azim ve kararlılığından hiç bir şey kaybetmiyor, bayrağı burçlara diktikten sonra şehitlik rütbesine yükseliyordu.

Ulubatlı bir sembol şahsiyetti. Fatih'in ordusunda, Ulubatlı Hasan misali Peygamber müjdesine ulaşmanın aşk ve iştiyakiyle yanıp tutuşan, Anadolu'nun binlerce bağrı yanık delikanlısı bulunuyordu. Her biri genç neslin ideal örneği olması gereken yiğitler...

Fatih, önde hocası Akşemsettin Hazretleri olduğu halde, çoşkulu bir törenle İstanbul'a giriyordu. Bizans halkı ve kadınlar yollara dökülmüş, genç Fatih'i selamlıyor, üzerine çiçekler atarak tebrik ediyorlardı. Başka bir ülkenin tarihinde böyle göz yaşartıcı bir sahneye şahit olabilmek mümkün mü? Çünkü Bizanslılar, Osmanlı'nın zulmetmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Öyle de oldu. Fatih, Bizanslıları dinlerinde serbest bıraktı ve mabedlerine dokunmadı.

Fatih İstanbul'a girerken, yeryer halkı öndeki "Akşemsettin"i padişah zannediyor, Akşemsettin "hükümdar arkada" işaretini yapınca, Fatih'teki edep, terbiye ve inceliğe bakın ki, şöyle karşılık veriyordu:

"- Evet, hükümdar benim, lakin o da benim Hocam'dır!"

Fetih'ten sonra, başkent, Edirne'den İstanbul'a taşınıyordu. Daha önce Trakya bölgesi fethedildiği için, İstanbul ortada kalmış, fetihle birlikte Trakya ile Anadolu arasındaki köprü de kurulmuş oluyordu.

İstanbul'un Fethi, yıkılmaz sanılan Bizans surlarının yıkılabileceğini, "sağlam İmanın tekeden bile süt çıkarabileceği" gerçeğini ortaya çıkarmıştı.

Fetih, bir işgal olayı değildir. Tüm insanlığı sevgi ve özgürlük ülkesine taşıma arzusudur. Mutluluğa kanat açmaktır. Kilitli gönüllerin açılması, fetih ile gerçekleşir. Zaten fetih de "açma", "başlatma" anlamlarına geliyor. Fedai olmadan fetih olmaz. Can feda etmeden İslam yayılmaz. Uğrunda ölünebilen davalar ebedî olarak yaşar.

Kaos, huzursuzluk ve madde saltanatının hüküm sürdüğü bir dünyada fetih ruhuna o kadar muhtacız ki... Fetih anlayışı, insanımıza hız ve hamle gücü kazandıracak, azim ve fedakarlık duygularını canlı tutacaktır.

Millet olarak, genç nesle zafer ve başarılarımızı yeteri kadar anlatabildiğimiz söylenemez. Eğer, Çanakkale, İstanbul, Preveze, Mohaç, Varna gibi zaferlerin birini Batılılar gerçekleştirmiş olsaydı, sırf onun için yüzlerce film yapar, bu başarısını yeni nesle anlata anlata bitiremezdi. Nitekim tarihlerindeki basit direniş örnekleri için bunu uyguluyorlar. Bize düşen ise "Fatih ruhu"nu genç nesle taşımak ve yaşanmaya değer hayatın ne olduğunu göstermek.

Zaferlerimizi tanıtalım ki, "gençlerimiz inançları uğrunda fedakarlık yapabilme" zevkini tatsınlar. Kahramanlarımızı tanıtalım ki, her gencimiz "Fatih, Ulubatlı Hasan, Yıldırım, Yavuz, Seyyid Çavuş" olmaya özensin. Fetih bereketiyle, bütün insanlığın yüzü gülsün.

ZİYARETÇİ SAYACI

Çevrimiçi: ziyaretçi

Bugün: 491 ziyaretçi

Toplam: 2364319 ziyaretçi

IP Adresiniz: 18.191.171.20

ZİYARETÇİ DEFTERİ

KRONOLOJİK TARİH

» Dünya Tarihi Kronolojisi

» Türk Tarihi Kronolojisi

» Selçuklu Tarihi Kronolojisi

» Osmanlı Tarihi Kronolojisi

» İnkılap Tarihi Kronolojisi

» Bilim Tarihi Kronolojisi

» İslam Tarihi Kronolojisi

» Kurtuluş Savaşı Kronolojisi

» Avrupa Birliği Kronolojisi

» Sanat Tarihi Kronolojisi

İLKLER TARİHİ

» Türkiye'de İlkler

» İlk Buluşlar

» Dünyada İlkler Tarihi

» İlk Müslüman Türk Devletleri

» İlk Türk Devletleri

» Türk Edebiyatında İlkler

» Dünya Edebiyatında İlkler

» Türk Sinemasında İlkler

» Türk Sporunda İlkler

» Türk Tarihinde İlkler

ÜLKELER

» Ülkeler Hakkında Bilgiler

» Ülkeler Neleri İle Ünlü

» Az Bilinen Ülkeler

» Ülkeler ve Başkentleri

» Ülkelerin Para Birimleri

» Ülkelerin Tatil Günleri

» Ülkelerin İlginç Yasakları

» Ülkelerin Evlilik Gelenekleri

TARİH

» Haçlı Seferleri

» Osmanlı Eserleri

» Selçuklu Eserleri

» İnönü Savaşları

» Birinci Dünya Savaşı

» İkinci Dünya Savaşı

» İstanbul'un Fethi

SPOR

» Futbol

» Basketbol

» Voleybol

» Tenis

» Masa Tenisi

» Atletizm

» Cirit

» Olimpiyat Oyunları

RESİM

» Resim Nedir

» Resim Teknikleri

» Ünlü Türk Ressamları

» Çağdaş Sanat Akımları

» Renklerin Dili

2010 - 2014 Eğitici Bilgi

| Ana Sayfa | İletişim | Banner Kodları | Ziyaretçi Defteri |

Ödev
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol