Osmanlı Eserleri
OSMANLI ESERLERİ
HİSARİYE MEDRESESİ
Harap durumu nedeniyle kitabesi ve kapı süslemeleri sökülerek 1953 yılında
müzeye getirilen medrese Amasya tarihine göre, Beyazıt Paşanın kardeşi Emir
Yahşi bey oğlu Emir Hisar tarafından 1411 yılında yaptırılmıştır.
HAMZA BEY MESCİDİ
Bugün yıkılmıqş olan mescit, Çelebi Mehmet'in sultan olmasından evvel, Amasya ve
Tokat yörelerinde hüküm sürdüğü 1411 yıllarında lalası ve komutanlarından Bicar
oglu Emir Hamza tarafından yaptırılmıştır.
PİR AHMET BEY TÜRBESİ
Meydan mahallesinde, Meydan camiinin güneyinde Horozoğlu zaviyesinin önündedir.
İçerisinde Ertena beylerinden Aleaddin Ali Beyin oğlu, Pir Ahmet Bey ve ailesine
ait biri ağaç onikisi mermer sanduka bulunmaktaydı. Türbe çökme tehlikesi
gösterince müzeye kaldırılmış ve sonra moloz taştan yapılmış kemerli çatı
çökmüştür. Bir görüşe göre türbe, şehzade Mehmet Çelebi'nin, kardeşi Süleyman
Çelebi ile yaptığı taht çatışmaları sırasında ölen, adamlarından Horozoglu Ahmet
beye aittir.
PAŞA HAMAMI
İvaz paşa mahallesinde, paşa hanın hemen üzerindeki dörtyol ağzındadır. 2. Murat
zamanında YÖRGÜÇ paşa tarafından 1437 yılında yaptırılmıştır. Moloz taşlarla
yapılmış hamam 1948 yılında vakıflar tarafından restore edilmiştir. Günümüzdede
de işletilmektedir.
İVAZ PAŞA CAMİİ
İvaz paşa mahallesinde, Sulu sokak sonunda, Moloz taştan yapılmış küçük bir
camidir. Kitabesi yoktur.
HACI TURHAN MESCİDİ
Akkoyunlu Uzun Hasan'ın Tokat'ı yakmasından sonra Fatih Sultan Mehmet zamanında
Artıkoğullarından Hacı Turhan tarafından 1471 yılında yaptırılmıştır. Eski
kazancılar içinde bulunan mescit, moloz taştan yapılmıştır.
MEYDAN CAMİİ
Sultan 2. Beyazıt'ın annesi Gülbahar Hatun adına yaptığı cami, kayıtlarda "Hatuniye
camii" olarak geçer. Meydan mahallesinde adını aldığı geniş bir alanda 1474
yılında yaptırılmıştır. Tokatta yapılan en güzel Osmanlı eserlerinden biridir.
Kesme taştan yapılmış ana mekan üzerinde tek kubbesi, tek minaresi ve altı
sütundan oluşan, beş kubbeli son cemaat yeri vardır. Eski tarihi kayıtlarda;
cami yapımı bittikten sonra küçük olduğu görülmüş (Sultan 2. Beyazıt'ın buna
kızması üzerine ustaları öldürttüğü rivayet edilir.) ve iki yanına birer mescit
daha inşa ettirilmiştir, denilmektedir. Sonradan yer sarsıntılarına karşı, doğu
ve batı yönlerinde yapılan payandalar mimari estetiğini bozmaktadır. Ana mekan,
revaklar ve minaresindeki rölief süslemeleriyle, zarif ve uyumlu bir mimari
yapıya sahiptir. Avlunun ortasıda ahşaptan yapılmış orjinal olmayan bir şadırvan
ve yanında Gülbahar hatun medresesi yer alır.
Tokat'lıların "Ali paşanın yapısı, Meydan'ın kapısı " dedikleri yakıştırma
sebepsiz değildir. Meydan caminin Selçuk tarzı stalaktitlerle işlenmiş mermer
portali ve geçme ağaçtan yapılmış kapısı birer sanat şaheseridir. Ağaç kapıyı
çevreleyen sarı ve siyah renkli mermerlerden yapılmış kemerin üzerinde Arapça
yazılmış kitabe yer almaktadır. Camii duvarları, minaresi ve mescitler kireç
taşından, tromplu kubbesi tuğladan örülmüştür. Son cemaat yerindeki bronz
çemberli altı sütun mermerdir. Mihrap ve mimberi mermerden yapılmış caminin, iyi
ışıklandırılmış bir mekanı ve kubbesinde "boya süslemeler vardır.
TAHTAKALE HAMAMI
Osmanlı döneminde yapılmış orjinal hamamlardan biridir. 1932 yılında sağlam
durumda iken askeriye tarafından yıktırılmıştır. 2. Beyazıd'ın hazinedarı, Bosna
ve İşkodra valiliklerinde bulunmuş Devlet adamı Firuz bey veya yardımcılarından
birisi tarafından 1485 yılında yaptırılmıştır. Çift kubbeli hamam, moloz taştan
yapılmış, çift kare mekan üzerindeki sekizgen kasnaklara oturtturulmuş tromplu
kubbeler, kiremit döşeli sekizgen ahşap bir çatıyla örülmüştür.
ALİ PAŞA HAMAMI
1572 yılında Ali paşa tarafından yaptırılan hamam Ali paşa Camiinin
vakfiyelerindendir.Kadın ve erkek kısımları ayrı, simetrik yapının, soyunma yeri
kare, yıkanma yeri haç planlıdır. Karşılıklı dört eyvanı kubbeli ve beşik
tonozlu olan yıkanma yerinin köşe halvetleri basık ve kubbelidir. Kesme taştan
yapılmış olan mekan üzerinde sekizgen kasnak üzerine oturtulan büyük kubbeleri
1966 yılında kurşunla kaplanmıştır.
ÇAY HAMAMI
Tek kubbeli, tek taraflı olan hamam uzun yıllar depo olarak kullanılmıştı.
Belediye tarafından 1956 yılında onarılmış ve halen işletilmektedir.
ALACA MESCİT
Rüstem Çelebi mahallesinde Plevne ilkokulunun yanındadır. Selçuklu'ların İlhanlı
sultanı Gazan Han ile ortak yönetimleri zamanında yapılmıştır. Daha sonra büyük
bir tahribata uğrayan caminin minaresi dışında kalan bölümleri Abdurrahman Bini
Ahi Eda'nın adına ithafen Abdüzaziz Bini İbrahim tarafından 1505 yılında
yaptırılmıştır.
KAZANCILAR MESCİDİ
Sulu sokaktadır. (1985 Ağustos ayında belediye tarafından yıktırılan Yağcı Han
mescite bitişikti.) Kapının çok üstünde saçağa yakın yerde yuvarlak bir kitabesi
vardır. Bu kitabeye göre yapılış tarihi Yavuz Sultan Selim zamanına
rastlamaktadır.
BAHZAT CAMİİ
Tokat'ın en karakteristik yerlerinden biri olan Behzat çarşısında Behzat çayı
yanındadır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fakih oglu Hacı Behzat tarafından
1935 yılında yaptırılmıştır. Küçük ve kare biçimli olan cami binasına sultan 2.
Abdülhamit zamanında (1881) yılında vatandaşların bağışlarıyla ikinci bir kubbe
daha yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış güzel bir minaresi olan caminin 1535
tarihli Osmanlı sülüsüyle yazılmış kitabesi Hoca Behzat'a aittir. Diğeri tamir
kitabesidir. Cami yanındaki mezar Hoca Behzat'a aittir.
ALİ PAŞA CAMİİ
Cumhuriyet meydanının güneyinde yükselen cami, Tokat'taki en büyük Osmanlı anıt
eseridir. Sultan 2. Selim zamanıda Ali Paşa tarafından 1572 yılında
yaptırılmıştır. Ali paşa, Kanuni Sultan Süleymanın oglu Şehzade Beyazıdın damadı
olduğu söylenir.Ali Paşanın eşi ve oğlu Mustafa beyin türbeleride cami
avlusundadır.
16. yüzyıl Osmanlı camii mimarisinin özelliklerini taşıyan caminin kare olan ana
mekanı üzerinde, tek kubbesi ve tek minaresi vardır. Tamamı kesme taştan yapılan
cami, Cumhuriyet alanında toplu ve büyük bir blok olarak göze çarpar. Sekiz
kolon üzerinde yedi kubbeli son cemaat yeri, avlusunda Ali Paşanın eşi ve oğluna
ait iki türbe bulunmaktadır. Ana mekanın kıble dışında kalan diğer üç duvarında
karşılıklı mahfiller yer alır. Bunların kuzey yönündekiler oda şeklindedirler.
Kesme taştan kemerli olarak yapılmış mahfillerin üst kısmında kadınlara ait
bölümler vardır. Kubbe kaidesinde, sekizgen kasnakta ve duvarlarda penceleri
olan caminin stalaktitli mihrap ve mimberi sarı ve gök mermerden yapılmıştır.
19. yüzyıl boyama buket desenleriyle yapılan iç süsleme caminin yapıldığı 16.
yüzyıl ile bağdaşmıyor. Osmanlı geleneğine göre, sürgünde olan soylular,
yaptırdıkları eserler için kitabe koyamazlardı. Bu nedenle camide kitabe yoktur.
Ancak Ali Paşa avluya yaptırdığı türbesine, mezar kitabeleri koydurarak ismini
dolaylı olarak camiye mal etmiştir.
ULU CAMİ
Tokat'ın en eski ve ilginç camilerinden biridir. Yapılış tarihi olaak geçen H.
1090, M. 1678 yapılış tarihi değil onarım tarihidir. Kitabesinden "Çün bu cami
oldu cedit" ifadesi, caminin yenilendiğini gösteriyor. Ayrıca iç mekanlarda ve
kuzey revaklarında kesme taştan yapılmış kemerli kolonları ile batı yönündeki
son cemaat yerinin devşirme (Bizans) sütunları da caminin çok eski olduğunu
göstermektedir. Herhangi bir nedenle hasar gören cami Sultan Avcı Mehmet
zamanında restore edilmiş ve 1678 tarihli kitabe o zaman takılmıştır. Birinci
Dünya Savaşında asker iskan edilen cam daha sonra kendi haline terk edilmiş ve
harap olmuştur. 1950 yılından itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarım gören
cami bugün ibadete açılmıştır.
Tokat'ta orjinalliğini en fazla koruyan tarihi eserlerden biri olan Ulu cami
moloz ve kesme taşlardan yapılmıştır. Ahşap kirişli ve çıta süslemelerle
kapatılmış mekanının üzeri dört köşe kiremit bir çatıyla örtülülüdür. Kesme
taştan zarif bir minaresi olan Ulu caminin güney batı köşesine bir kuş evi
oyulmuştur. Perdahlanmamış kireç taşları üzerine çini görünümü vermek için
pastel renklerle boyanmış bu Nahif kolon süslemelerin ne zaman yapıldığı
bilinmemektedir. Kemer ve alınlarında Selçuklu çinilerindeki geçme rumi motifler
ve kemer içlerinde birbirine bağlı küçük panolar halinde 16., 17. yüzyıl iznik
çini desenlerini anımsatan süslemeler yapılmıştır. Bunlar Avcı Mehmet tahta
çıktığı tarihte yapılan büyük restorasyonda işlenmiş olabilirler. Caminin ilginç
yanlarından diğeri de doğu ve batı yönlerindeki revakların, malzeme ve işçilik
bakımından birbirinden ayrı olmasıdır.
TAKYECİLER CAMİİ
Diğer camilere göre değişik mimari üslubu olan Takyeciler camiinin yapıldığı
tarihi bilinmiyor. Sadece güney duvarının bedestene doğru olan köşesinde 1871
tarihli (Sultan Aziz zamanı) bir tamir kitabesi varmış. Ancak caminin bu
tarihten çok evvel yapıldığı anlaşılıyor. Camide moloz ve kesme taştan yapılmış
mekan ve kolonlar üzerinde dokuz kubbe bulunmaktadır.
Tokat'ta her döneme ait özellikleri taşıyan camiler görmek mümkündür. Halen il
merkezinde ibadete açık olan 59 cami ve mescitin 39 tanesi Osmanlılar zamanında
yapılmıştır.
HANLAR
TAŞHAN
Gazi Osman Paşa caddesi üzerindedir "Voyvoda han" da denilmektedir. 1631 yılında
yaptırılmış büyük bir Osmanlı anıt eserdir. Yüzyıl evvel Vakıftan şahıs
mülkiyetine, buradan Vakıf idaresine ve daha sonra cezaevi yapılmak üzere Adliye
Vekaletine satılmıştır. Bir süre et ve sebze hali olarak kullanılan han, son
yıllarda restore edilmiştir.
Kuzey güney konumunda, kesme taş ve tuğladan, dikdörtgen ve iki katlı inşa
edilen hanın ortasında, büyük bir avlu yer almaktadır. 32 odası ve bir mescit
mahalli bulunan hanın her iki katında, avluya bakan revaklar bulunmaktadır.
Sadece doğu yönündeki blokun birinci katında revak yoktur. Yeni yapılan
restorasyonda sundurmalar kaldırılarak, üst kat revaklarının açık kemerleri
camlı, bol ışıklı kapalı mekanlar haline getirilmiş orjinal çatı kaplaması olan
kiremitlerin yerine bakır folyolar örtülerek son şeklini almıştır. Kesme taştan
yapılmış uzun ve güzel bir cephesi olan Taşhan'ın batı yönündeki dış duvarları
sağırdır. Diğer üç yanındaki hücrelerde çeşitli meslekten ticarethaneler
sıralanmıştır.
SULU HAN
Sulu sokakta bedesten yanındadır. Kitabesi olmadığından yapılış tarihi
bilinmiyor. 1930 yılına kadar cezaevi olarak kullanılan han 1957 yılında
Vakıflar tarafından restore edilmiş ve o günden beri öğrenci yurdu olarak
kullanılmaktadır. Yapım tekniği ve malzeme olarak Yağcıoglu hanı ile çağdaş
görünmektedir. İki katlı olan hanın restorasyonda orjinal özellikleri
bozulmuştur. Özellikle çatı örtüsünde kulanılan çinko levhalar yapı ile hiç
uyuşmamaktadır.
YAĞCIOĞLU HANI
Sulu sokakta ço harap durumda iken 1985 yılı Ağustos ayında belediye tarafından
yaktırılmış yerine çeşitli işyerleri yaptırılmıştır.1935 yılında Tokat itfaiye
grubunun karargahı olan hanın kitabesi bulunamadığı için hanın yapım tarihi
hakkında bilgi yoktur. Mimari üslup olarak Taşhanı anımsatan yapı malzeme ve
yapım tekniği bakımından daha eski özelliklere sahip. Moloz taş ve tağladan
örülmüş duvarları ile ilginç bir portali olan hanın sokağa bakan dar cephesine
rağmen güney yönündeki derinlemesine bir konuma sahipti.
DEVELİK HAN
Takyeciler camiinin güneyinde yer alır. Kendi haline terk edilmiş harap
durumdadır. Mimari planlaması ve yapı malzemesine bakılırsa 15., 16. yüzyılda
inşa edilmiş olmalıdır. İki katlı revaklı avlusu olan han, kesme taş, moloz taş
ve tuğladan yapılmıştır.
PAŞA HAN
İvaz Paşa mahallesinde, Sulu sokağın sonundadır. 1. Sultan Mahmut zamanında
Zararlızade Mehmet Paşa tarafından 1752 yılında yaptırılmıştır. Mehmet Paşa
Trabzon ve Sivas valiliklerinde bulunmuş, 1756 yılında Reşadiye'nin Kabaklı
köyünde vefat etmiştir.
Paşa Hanın kesme taştan yapılmış güzel bir portali ve çevresi sağır duvarlarla
kapalı bir avlusu vardır. Avlu içide bugün hiç bir yapı izi kalmamıştır. Güney
yönündeki orjinal servis kapısı yerinde korunmakta olup, portalin orjinal kapısı
sökülmüştür.
SULU SOKAKTA HAN
Gazi Osman Paşa caddesinden Sulu sokağa girdiğimizde, ikiyüz metre kadar
girilince sağ tarafta orjinal kapısı korunmuş, yaklaşık 12 m. yükseklikte kerpiç
duvarlarla çevrelenmiş küçük bir han görülür. Kuzeyde ikinci bir kapısı olan
han, günümüzde hurda deposu olarak kullanılmaktadır. İç yapıları yıkılmış,
yerlerine barakalar yapılmıştır.
BEDESTENLER
Sulu sokakta, Takyeciler camii doğusundadır. Evliya Çelebinin "Sultan çarşısı kadar güzel bir çarşıdır. Halep ve Bursa çarşıları gibi gayet tertip üzerere kurulmuştur" dediği bedestenleri İstanbul kapalı çarşısının bedesten bölümünü anımsatmaktadır. Tuğladan örülmüş tonozlar üzerinde onbir kubbenin yer aldığı bu Osmanlı ticaret merkezinin yapıldığı tarih belli değildir. 15 veya 16. yüzyılda yapıldığı anlaşılan Bedestenin güney ve kuzey yönlerinde karşılıklı birer kapısı vardır. Günümüzde depo olarak kullanılmaktadır. İnce harçla örülmüş kolon ve tonozlardaki ustalık son derece ileridir. Bedesten görülmeye değer bir mimarlık eseridir.
ÇEŞMELER
ALACA ÇEŞME Yaptıran: Kara Arslan (1282)
ŞEYH ŞEHABETTİN Yaptıran: Şeyh Şehabettin (1304)
UZUN SEKİ ÇEŞMESİ (Yaptıran: İlyasoğlu Solak Ali (1495)
ACEPŞİR ÇEŞMESİ Yaptıran: Hacı
Mahmut Bini Hacı Ahmet (1586)
MUSA ÇEŞMESİ Yaptıran: Musa Bey (1594)
ESKİ KASAPHANE ÇEŞMESİ Yaptıran: Sefer Paşa (1653)
TOKAT SAAT KULESİ
Behzat semtinde ve kentin her
semtinde görülecek şekilde, Behzat camiinin güney yönünde 1902 yılında
yapılmıştır. Kapısı güney yönündedir. Yüksekliği 33 m. dir. Kesme taştan
yapılmıştır. 2. Abdulhamit'in padişah oluşunun 25. yılı için halkın
yardımlarıyla mutasarrıf Bekir Paşa ve belediye reisi Mütevellioğlu Enver bey
tarafından yaptırılmıştır. 1917 yılında alafırangaya çevrilen saat kısmı, dört
yöne büyük kadranlarla ve her yarım saat başlarında iki dakika ara ile tam çalar
durumdadır. sesi kentin her semtinden rahatlıkla duyulabilmektedir. Kitabesi
bilinmeyen nedenlerle kazıttırılmış ve yalnız 1902 tarihi bırakılmıştır.
KALE: TARİH-İ BİNA-İ KAL'A-İ TOKAT
M.S. 5. veya 6. yüzyıllarda kurulmuş olabileceği tarihi olay ve kayıtlardan
anlaşılan kale, yaklaşık 500 yıl Bizans egemenliğinde kalmıştır. (Bu dönemde
Evdoksia ve Dokeia ismi ile biliniyordu) İlk defa 1074 yılında Danişment Melik
Ahmet Gazi tarafından fethedilen kale kısa aralıklarla el değiştirmiş, sırasıyla
Selçuklu ve Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Dik ve sarp kayaları üzerinde
kurulu kale, doğal bir hisar durumundadır. Kayseri ve Diyarbakır da olduğu gibi,
düz alanda kurulmuş, çevresi yüksek duvarlarla örülü bir "Sur kenti değildir.
Osmanlı tarihçilerinin birinci derece "müstahkem mevkii" didikleri kale, Tümur
ve Şah İsmail gibi zamanın en güçlü hükümdarlarına baş eğdirmiş, buradan bir taş
sökemeden gitmişlerdir.
Osmanlı devleti zamanında "Çardak-ı Bedevi" denilen zindanı başta Bizans
imparatoru A. Diogenis olmak üzere bir çok ünlünün tutsak yeri olmuştur.
Kentin kuzey batısında yer alan kale bütün yöreye hakim bir yükseklikte olup,
kesme ve moloz taşlardan yapılmıştır. Selçuklu ve Osmanlılar zamanında sık sık
onarım görmüş, yeni ilavelerle savunma ve gözetleme yerleri inşa edilmiştir. Dış
ve iç duvarlarla korunan kale doğu batı yönünde yükselen iki kaya gurubu üzerine
kurulmuştur. Kuleleri, burçları ve mazgalları vardır. Yer sarsıntılarından kurey
ve güney yönündeki duvarları tamamen yıkılmış, baş burç ve ayar kayası
üzerindekiler sağlam kalmıştır. Kaleye, kuzey yönündeki bir kaya oyuğundan
girilir. İçinde her çeşit ihtiyaca yetecek düzeyde erzak depoları, sarnıç,
cephanelik, hizmet binaları, emanet odaları ve bir de cami bulunmaktaymış.
Günümüzde bunlara ait tonozlu yapılar ve temel kalıntıları durmaktadır. Yıldırım
Beyazıt'ın yaptırdığı veya restore ettiği caminin yeri belirli değildir.
Kale duvarları incelendiğinde Bizans, Selçuk ve Osmanlılara ait izler görmek
mümkündür. Güney yönünde, ayakta kalabilmiş büyük burçlardan birinin duvarında,
taştan yapılmış müslüman mezar sandukaları, yapı maalzemesi olarak
kullanılmıştır. Kalenin güneybatısında çok eski çağlardan kalma bir kaya mezarı
oyulmuştur. Mezarın ağzında bir kolon ve biri büyük iki hücre bulunmaktadır.